top of page
  • Yazarın fotoğrafıFunda Lena

Türkiye’de Toplumun Müzikal Tercihleri Ve Ana Akım Müzik Medyası

Radyolarda, müzik televizyon kanallarında, kafelerde, restoranlarda, gece kulüplerinde ve hatta bindiğimiz toplu taşıma araçlarında duyduğumuz Türkçe şarkıların büyük bir çoğunluğu son yıllarda iyice tektipleşmiş durumda. Eskiden çok daha çeşitli müzikal türler kulaklarımıza çalınıyorken artık her bir türün giderek poplaşması, popun da kendi içinde standartlaşmış kalıplar içine sıkışıp kalması söz konusu. Tabii bu durum daha ziyade ana akım mecralar için söz konusu. Öte yandan birtakım alternatif platformlar üzerinde hem pop müziğin alternatiflerini hem de popun dışında kalan müzikal türlere dair örnekleri keşfetmek mümkün. Peki, acaba Türkiye’de yaşayan müzik dinleyicisinin ne kadarı ana akım müzik medyasının hegemonyasının dışına çıkıp değişik müzikal örneklerin farkına varabiliyor ve bu örnekleri dinliyor? 2000’lerin başından itibaren müziğin üretiminde ve tüketiminde çeşitliliği artırması umut edilen dijital devrim, acaba gerçekten ana akım müzik endüstrisinin dinleyici tercihleri üzerindeki etkisini hafifleterek daha demokratik bir müzik dinleme ortamı yarattı mı? Yoksa ana akım mecralarda çalınan müzik tektipleştikçe dinleyicilerin müzikal tercihleri de mi aynı oranda tektipleşiyor? Bu gibi soruların cevaplarını, 2016 yılında Türkiye çapında gerçekleştirdiğim kapsamlı bir araştırma neticesinde Türkiye’nin Müzik Endüstrisinde Kültürel Çeşitlilik başlıklı doktora tezimde ortaya koymaya çalıştım. Bu yazıda söz konusu çalışmanın temel bulgularını paylaşacağım.

Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşayan farklı yaş, cinsiyet, eğitim ve gelir gruplarından 1700 kişiyle yapılan anket çalışmasına göre, Türkiye’de yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu pop müziğin ana akım mecralarda yayınlanan örneklerini beğeniyor ve bu çoğunluğun önemli bir bölümü kendi inisiyatifleriyle (sahip oldukları CD’ler, mp3’ler aracılığıyla ya da internetten aramak suretiyle) sadece bu örnekleri dinliyor. Pop sever çoğunluğun kayda değer bir başka bölümü ise pop müziğe ek olarak arabesk müziğin popüler temsilcilerine de hayranlık duyuyor ve bu isimlerin şarkılarını da sıklıkla dinliyorlar. Ana akım pop ve arabesk dışında kalan, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği gibi gelenekselleşmiş türler ise toplumun geneli tarafından beğenilmekle birlikte, günlük müzik dinleme alışkanlıkları arasında pek yer bulmuyor. Bu müzik türlerini sıklıkla dinlediğini söyleyen insanların yaşlarının nispeten daha büyük olan bir azınlıktan ibaret olduğu söylenebilir.


Öte yandan genel olarak “pop” olarak değerlendirilebilecek ve fakat müzikal olarak ana akım popun standartlaşmış kalıpları dışında kalan alternatif pop şarkıları da toplumun çok küçük bir bölümünün kendi inisiyatifiyle dinlediği müzik türleri arasında yer alıyor. Bu durumun sebebi, bu alternatiflerin toplum tarafından beğenilmemesi değil, aksine ankete katılan insanların büyük bir bölümü duydukları alternatif pop müzik örneklerini beğenme eğilimi gösteriyorlar. Bu eğilime rağmen alternatif pop müziğin dinlenmiyor olmasının asıl sebebi, çoğunluğun bu müzikten haberdar olmaması. Bu bulgu bizi çok önemli bir yere götürüyor. Demek ki tüm müzikal örneklerin dijital çağda erişilebilir olması dinleyicilerin genelinin gerçekten bu örnekleri keşfedeceğini garanti etmiyor. Üstelik hem dijital müzik dinleme platformlarının hem de müziğin en çok paylaşıldığı sosyal medya sitelerinin algoritmaları ve öneri mekanizmaları kullanıcıların yenilikleri keşfetmelerinin önüne engeller koyuyor. Youtube, internette sürekli olarak pop müzik dinleyen birine yine benzer şarkıları öneriyor. Facebook’un popüler olanı öne çıkaran algoritmaları yüzünden ana akım müzikler daha da popüler hale gelirken, no-name bir sanatçının yeni piyasaya çıkmış bir şarkısı çoğunluk tarafından fark edilmeden kaybolup gidiyor.


(Bu yazı 21 Ağustos 2017 tarihinde Art Unlimited'de yayınlanmıştır.)


0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page